Yaz mevsiminin güzel bir akşamüstünde kızarmışçasına sararan taş döşemeleriyle Nekropolis’ten (mezarlık alanı) kente uzanan antik yolu izleyen her ziyaretçinin kentin girişinde karşılaştığı ilk yapı Yeni Kapı isimli kent kapısıdır. Yeni Kapı’dan sonra, kuzey rüzgârına bakan bir noktada serinliğiyle karşılayan küçük bir mahalle karşımıza çıkmaktadır. Bu mahalle günümüzden yaklaşık 1800 yıl öncesine kadar birçok ustayı, çırağı ve tüccarı misafir etmiştir. Söz konusu sanayi mahallesi yaklaşık 950 m2 genişliğiyle o dönem için azımsanmayacak boyutlardadır. “Ada 1” olarak isimlendirilen sanayi mahallesi, antik dönem ekonomisi ve endüstriyel üretimi açısından oldukça önemli bilgiler sunmaktadır.

2012-2015 yılları arasında kazı ekibinin yürüttüğü çalışmalarda farklı loncaların işlettiği 28 adet mekân açığa çıkartılmıştır. Genellikle iki katlı olan mekânların birçoğu birbirine doğrudan ya da dolaylı olarak bağlanan odalardan oluşmaktadır. Bunlar hem üretim faaliyetlerinin yürütüldüğü atölyeler hem de hammadde ve üretim sonrası ortaya çıkan ürünlerin korunduğu depolardan oluşmaktadır. Söz konusu karmaşık yapılanma içerisinde yer alan 4 adet geniş avlunun içerisinde en az birer sarnıç bulunmaktadır. Bu durum bireysel yapılanmadan çok, birden fazla loncanın barındığı alanda organize edici bir mekanizmanın varlığını göstermektedir. 200 kadar sarnıçla su ihtiyacının karşılandığı kentte uygulanan hayret verici mühendisliğin yansımaları sanayi mahallesinde de vücut bulmuştur. Hemen hemen her yapı, çatısına düşen yağmur suyunu duvar içerisinden geçirilen pişmiş toprak künklerle sarnıçlara aktaracak şekilde planlanmıştır. Öyle ki, israf edilmemesi için sarnıçlardan taşan su yine pişmiş toprak künkler yardımıyla başka sarnıçlara aktarılmıştır. İnsanoğlunun yaşamsal kaynağı olan suyun, su kaynaklarından yoksun olan bir tepede böylesine ustalıkla ve özveriyle depolanması şüphesiz takdir edilecek bir organizasyondur.

Arkeolojik veriler sanayi mahallesinde birden çok üretim kolunun faaliyet gösterdiğini kanıtlamaktadır. Çeşitli şekillerdeki el değirmenleri ve havanlar tahıldan un yapıldığını, ezme amaçlı kullanılan üretim donanımları ise zeytinyağı üretimine işaret etmektedir. Üretim donanımlarının yanı başında kimi zaman görülen büyük küpler sıvı depolama veya ayrıştırma tankı olarak kullanılmıştır. Alanda görülen çok sayıdaki sarnıç özellikle zeytinyağı üretimindeki temiz su ihtiyacını karşılamaktadır.

Sahip olduğu keçi sürüleri sayesinde dokumacılıkta etkili olan Aigai halkının ilgilendiği diğer bir üretim kolu da parşömendir. Hellenistik Dönem’de Pergamonlular tarafından icat edilen parşömenin önemli bir kısmı Aigai’da üretilmiş olmalıdır. Sanayi mahallesinde çalışanların hizmetine sunulmuş olan latrina yani tuvaletin gün ışığına çıkarılmasıdır. Çatı kiremitleriyle oluşturulan dörtgen pisuarlarda biriken idrar, mekanın köşesinde bulunan büyükçe bir küp (pithos) içerisinde toplanır ve daha sonra parşömen üretiminde derinin tabaklanması aşamasında kullanılırdı. Diğer bir üretim kolu kemik işçiliğidir. İşlevini yitirip çöp çukuruna dönüştürülen bir sarnıç içerisinde ele geçen işlenmiş ve yarı işlenmiş kemik objeler ile üretim artıkları bu faaliyeti yürüten bir zanaatkârın izini göstermektedir.

Sanayi mahallesindeki bir mekân, özenli işçiliği ile diğerlerinden ayrılmaktadır. Gelen ziyaretçilerin oturması için iki kenarında taş oturma sırasına sahiptir. Mozaiklerle süslendiği anlaşılan mekânın içerisinde ticari faaliyetlerden kalan 100 adedin üzerinde bronz sikke ele geçmiştir. Ayrıca yolların, tüccarların ve yolcuların koruyucu tanrısı olduğuna inanılan Hermes’e ait mermer bir büst bulunmuştur. Bütün bu bilgiler, buradaki mekânın sanayi mahallesine bağlı bir teşhir ve satış salonu olduğunu düşündürmektedir. Bu mekânın altındaki seviyelerde, daha erken dönemlerde (MÖ 6. yüzyıl) işletildiği anlaşılan demirci atölyesini açığa çıkarılmıştır. Bu keşif, Aigai’daki sanayi mahallesinin asırlarca süren bir geleneğin sahibi olduğunu göstermektedir.

Scroll to Top