Antik kentin kurulu olduğu tepenin güneybatı bölümünde üzerinde Tiyatro, Demeter-Kore Tapınağı, Gymnasion ve Gymnasion Hamamı’nın da bulunduğu bir düzlük yer alır. Bu düzlük oldukça uzun bir teras duvarının yardımı ile oluşturulmuştur. Kuzey rüzgârlarına kapalı bu teras üzerinde önemli kamu yapıları bulunmaktadır. Bunlardan biri olan Gymnasion, Tiyatro’nun hemen güneydoğusunda yer alır. Doğu ve güney yönünden iki stoa ile çevrelenmiştir. Güney stoaya ait çift yüzlü sütunlar MÖ 2. yüzyıla ait olup palm başlıklara sahiptir. Palm başlıklı sütunlar adak olarak dikilmiş olabilir. Hellenistik Dönem Pergamon mimarisindeki stoaların bir özelliği olarak ön taraftaki sütunlar Dor düzenindedir. Stoalar arasında kalan yaklaşık 1200 m2’lik alan palaestra olarak kullanılmış olmalıdır.

Palaestranın kuzey ucunda, Tiyatro’nun hemen güneyinde kalan kısımda yer alan taş enkaz, Alman araştırmacılar tarafından “tapınak” olarak tanımlanmıştır. Enkaz gerçekten de tapınak benzeri büyük boyutlu kamusal bir yapıyı işaret etmektedir. Palaestranın içerisinde bir tapınağın olması pek mümkün görünmemekle birlikte; söz konusu yapı, bir Ephebeion olabilir.

Güneybatı teras üzerinde yer alan Gymnasion ve Palaestra’nın hemen doğusunda bir hamam yapısı yer alır. Gymnasion’a olan yakınlığından ötürü yapı Gymnasion Hamamı olarak isimlendirilmiştir. Kazı çalışmaları yapılmayan alandaki yüzeydeki gözlemlerden hareketle yapının planı büyük ölçüde çıkarılmıştır. Plan dâhilinde yapının ana girişi güneydedir. Tiyatro teras duvarının güney uzantısı olarak yorumlanan 60 m uzunluğundaki bastion formlu duvar gerçekte Gymnasion’un batı teras duvarıdır. Bu yapı ile Tiyatro terası son bulmaktadır.

Hamamın güney girişinde üç adet, kuzey-güney doğrultulu, birbirine paralel, tonozlu koridor bulunmaktadır. Koridorlardan en sağdaki, doğu koridor doğrudan doğruya palaestraya açılmaktadır. Diğer iki koridor ile hamamın bölümlerine geçilmektedir. Tonozların üzerinde de yaklaşık 20 cm’lik yalıtım amaçlı kalın bir sıva tabakası bulunmaktadır ve bunun da üzerinde hamam yapısının zemini bulunmaktaydı. Yapının özellikle iyi korunmuş olan batı duvarındaki işçiliğe bakıldığında, köşelerdeki anathyrosis ile harcın da kullanılması adeta Geç Hellenistik Dönem’den Erken Roma Dönemi’ne geçişi işaret etmektedir. Kentteki izleri, tarihsel ve arkeolojik kaynakların da destekleri ile kesin olan MS 17 depreminin ardından Aigai’a önemli yardımlarda bulunan İmparator Tiberius’un katkıları ile söz konusu hamam inşa edilmiş olmalıdır.

Scroll to Top